13 Kasım 2009 Cuma

MAVİ MARTI

Zaman tüneli yolculukları yaşanır bazen üç beş kadeh arkası. İnatla oturduğun yerden kalkmak istemezsin bilirsin ki seni sen yapan herkes yanındadır o an. Babana bakar ve demezsin "neden gittin?" diye biliyorsundur ki gitmesi gerekmiştir ve gitmiştir ama gözleri senin yüreğinin içine bakıyordur aşkla. O çok sevdiğin adamı görürsün sanki aradan hiç o kadar zaman geçmemiş, başka başka hayatlarınız olmamış gibi... Yanı başında, öylece ellerin ellerinin arasında ve demezsin "seninle bir ömür geçirmek istemiştim" diye yine biliyorsundur ki onu sevmiş olman, onun seni aynı şekilde sevmesini gerektirmez yoksa nasıl biz olurdunuz...

Öyle bir sabahtı, zaman tünelli yolculuklar yaşadım Cihangir'in üstünde kiraz kokan bir evde...

İki kıtayı birleştiren bir denizin ortasında mavi bir martıydım, canımda kar.

Birine sarıldım, birini kokladım, birini öptüm, birinin içine gömdüm kafamı ağladım, gözlerinin içine baktım "ne olur hatırla beni" diye. Şımardık; istedik ki bu son olsun, ayrılmayalım. Çok kalabalıktık ve bir o kadar yalnızdık.

Teselli edilecek bir tarafımız yoktu herkes o gece iki kıtayı birleştiren denizin ortasında mavi bir martı, herkes birbirinin kanadından tuttu... 
Nedenini biliyorduk, öylece uçtuk...

aeveri 09-10 Kasım 2009' a ithaf olunmustur.

Hiç yorum yok: