26 Kasım 2009 Perşembe

adını koyamıyorum "içimden geçenler" diyelim...



her şeyin terk edilmişlikten kaynaklandığını görebiliyorum artık. Yaşadıklarının hiçbir önemi yok aslında. Önemli olan neleri biriktirdiğin! Mesela kulağımda öyle tınılar var ki terk ettiklerime götürüyor beni nota nota. Aşk için dua izlerinde olamayacak kadar geçkin yürek. Ama ahlak, ahlaksızlıkla ikiye bölündüğünde kimden yana olduğumu bilmiyorum. Birinden yana mı olmak lazım onu da bilmiyorum.

Sen böyle kendince git, ben nasıl olsa peşinden gelmem. Ama, "ah bir gün gelirsem" korkuları aklımı yerinden oynatmıyor değil hani. Oysa ne korkusu bu ortada bu kadar kaybetmişlik ve ısrarla yeniden bulmuşluk varken.

Gecedeyiz, geceleri severim... 
Sihirli bir halı istiyorum gecede... Gitmek istediğim o kadar yer, o kadar insan, o kadar koyun var ki... alayınızı seviyorum ,

aeveri 26.11.2009

21 Kasım 2009 Cumartesi

yeni...

yeni bir haftasonu... bilinmeyenlerin denklemleri yeniden bilinenlerle çözülecek...en azından sen çözdüğünü, ben yaşadığımı düşüneceğim. Aklıma düşeceksin bir sevişme aralığında, yine seni görecek gözlerim... aklımda, tenimde kalan kokun, içimde senden aşina yalanlar... akıllı mısın? hayır... ben senden akıllı mıyım? hayır ... Dünya akıllı mı? hayır... lakin göz görebildiği,
yürek hissebildiği,
akıl işleyebildiği kadar zekidir.

Tüm yenileri hayatıma kattığı yaşamın renklerinde
 ... sevgiyle
gözlerime düş,
bir sevişme aralığında!

adın, 
mıh gibi aydınlanıyor nasıl olsa, 
telaffuza gerek yok gecenin karanlığında.

Hala seviyorum seni... 

yakınımda ama bir o kadar uzağımda  
aklın kadar kal!
bak işte bu çok YENİ...

Hala sevmiyorum seni...

uzağımda ama bir o kadar yakınımda
gönlün kadar kal.
bak işte bu çok ESKİ...

aeveri 20.11.2009

18 Kasım 2009 Çarşamba

Bekliyorum!

hiç bitmeyecekmiş,
hiç gelmeyecekmiş gibi...

ilk defa konuşacak
ve bir daha hiç susmayacakmış gibi...

derin bir çığlığın soluksuzluğunda
gözlerimden fırlayan bir baş ağrısı gibi...

yanımdan hiç ayrılmayacakmış
ya da hiç ölmeyecekmişiz gibi...

Köşebaşından fırlayacak,
olduğum yerde arkandan baka kalacak
ama kim olduğunu
hatırlayamayacakmışım gibi...

Başımın üzerinden
düşecek gibi kaldırımlara...

elimde bir palet,
bir fırça
her an yürüdüğün
kaldırımları boyayacakmışım gibi...

Bir an,
gizlice
bilmediğin bir mekanda,
usulca BEKLİYORMUŞUM gibi...

sanki
daha önce hiç beklememişim gibi...

aeveri 18.11.2009

16 Kasım 2009 Pazartesi

TUTUKLU

içimden geçme,
ve gözlerini üzerimden çek!

gittiğim yerlere gelme,
yatağımın içinde dolaşma...

beni benimle bırak.
düşüncemde olma,
geceliğimin yakasından başını uzatıp uzatıp
öpme dudaklarımı.

yılan gibi yatma yatağımın ortasında,
cehenneme çevirme beni.
aklımı bırak, kirpiklerimden düşme sabahları yastığıma.

Rahat bırak BENİ.
rahat bırak!

Zoru bilseydim,
seninle kalırdım.
SENSİZ tutuklu DEĞİL!

Hiç değilse BİLMEZDİM
cehennem kapısının cennet kapısından
daha yasaklı olduğunu...
kirpiklerimden diyorum düşme yastığıma,
çünkü ben hala seninle uyuyorum...

aeveri 16.11.200

3-1/3-Y 'ye ithaf olunmuştur.

13 Kasım 2009 Cuma

İHTİYAÇ LİSTESİ

bir şaire...

bir ressama...

bir fotoğrafçıya...

bir balıkçıya...

bir martıya...

bir denize...

bir yönetmene...

bir okuyucuya...

bir masala...

bir muma...

bir müzisyene...

bir yazara...

bir kameramana...

bir dinleyiciye...

bir uçurtmaya...

bir şarkıya...

bir masaya...

bir yastığa...

bir deftere...

bir kaleme...

bir adama...

bir aşka...

bir kediye...

bir ormana...

bir itirafa...

bir sese...

bir dokunuşa...

bir yatağa...

bir omuza...

bir kadına...

ve en önemlisi

bir SİLGİYE...

İHTİYACIM VAR!

aeveri 13.11.2009

MAVİ MARTI

Zaman tüneli yolculukları yaşanır bazen üç beş kadeh arkası. İnatla oturduğun yerden kalkmak istemezsin bilirsin ki seni sen yapan herkes yanındadır o an. Babana bakar ve demezsin "neden gittin?" diye biliyorsundur ki gitmesi gerekmiştir ve gitmiştir ama gözleri senin yüreğinin içine bakıyordur aşkla. O çok sevdiğin adamı görürsün sanki aradan hiç o kadar zaman geçmemiş, başka başka hayatlarınız olmamış gibi... Yanı başında, öylece ellerin ellerinin arasında ve demezsin "seninle bir ömür geçirmek istemiştim" diye yine biliyorsundur ki onu sevmiş olman, onun seni aynı şekilde sevmesini gerektirmez yoksa nasıl biz olurdunuz...

Öyle bir sabahtı, zaman tünelli yolculuklar yaşadım Cihangir'in üstünde kiraz kokan bir evde...

İki kıtayı birleştiren bir denizin ortasında mavi bir martıydım, canımda kar.

Birine sarıldım, birini kokladım, birini öptüm, birinin içine gömdüm kafamı ağladım, gözlerinin içine baktım "ne olur hatırla beni" diye. Şımardık; istedik ki bu son olsun, ayrılmayalım. Çok kalabalıktık ve bir o kadar yalnızdık.

Teselli edilecek bir tarafımız yoktu herkes o gece iki kıtayı birleştiren denizin ortasında mavi bir martı, herkes birbirinin kanadından tuttu... 
Nedenini biliyorduk, öylece uçtuk...

aeveri 09-10 Kasım 2009' a ithaf olunmustur.

5 Kasım 2009 Perşembe

aldanıyorsun

mutlu olduğunu sanıyorsun ve etrafına mutluluk sohbetleri, mutluluk oyunları işin en kötüsü mutluluk yalanları bırakıyorsun. Sanıyorsun ki ben seni bilmem, ben seni tanımam. Sanıyorsun ki benim haberim olmaz karanlıklarından, sanıyorsun ki sana öğretmek için sarf ettiğim çaba, göz açıp kapayana kadar bir başkasının gelişi ile yerini bulur. "emeği" ve "sabrı" her zaman olduğu gibi es geçiyorsun. Bugün dile, yarın al bir kadırmacadır. Dilersin ve alırsın ama "emeksiz" ve "sabırsız" değil.

Bir kadını sevmek, bir çok hayatı sevmektir, şöyle ifade edeyim pek çok kadını sevmek için yapılan gövde gösterileri hayatın içinde ne kadar çıplak ve yalnız olduğunla ilintili bir mastürbasyon halidir aslında.


Bak sana bir şey diyeceğim;

Kalabalıklarda el ayak ortadan daha çabuk çekilir ve geriye ne kalır biliyor musun siyah bir yatakta siyah bir yorgan ve siyah bir yastık... Yastığın yan tarafındaki çukur hiçbir zaman dolmaz sadece çoklu kadınlarının siluetlerini görebilirsin "mış ya da miş" halinde.

İşte tam da bu sebeple ALDANIYORSUN.

mutlu olduğunu sanıyor, etrafına mutluluk sohbetleri, mutluluk oyunları, işin en kötüsü mutluluk yalanları bırakıyorsun. SÖYLÜYORUM SANA ALDANIYORSUN. Önce yüreğine ulaş ve besle ki saflığın, dürüstlüğün ve gerçeğin yatağında bembeyaz uyu. Kristal düşlerin olsun.

aslita 05.11.2009

4 Kasım 2009 Çarşamba

yeter

oyun burada bitti. bu sabaha karşı içimdeki oyunun son perdesini kapattım ve bir daha asla aynı sahneye aynı oyunu oynamak için çıkmayacağım. Yeter!
Yazık, harcanan zamana, kostüme, dekora, sahne kirasına yazık!  
Repliklerin yerine oturmamasına ve kapanışta selamımızı beraber verememize yazık!

Oyun burada bitti Juliet Juliet'i öldürdü. Kimse küllerinden yeniden doğmayacak. Sahnede kan kırmızı bir yürek kalacak ta ki sen elini kalbine götürüp bir şeylerin yerinde olmadığını görene kadar.

Oyun diyorum bitti... Uğurlar ola.

aeveri 04.11.2009

2 Kasım 2009 Pazartesi

Gözbebeklerini Görebiliyor musun?

düşününce; en çılgın düşünün gerçekleşmeden ellerinden kayıp gitmesini isteyebiliyorsun bazen.Sen aklındakinden öteye geçip, geçemeyeceğini sadece yüreğinle sorgulayabiliyorsun ve yüreğin diyor ki "GEÇ"...
Geçiyorsun, bir bakmışsın ki istediğini sandığın ama aslında hiç istemediğin şeylerle dolu yaşamın çünkü istenince içine hiç bir özrün giremeyeceği bir dünyadan geliyoruz.

Kandırmacanın içinde,
ancak aynada yüzünü gördüğün zaman
anlayabiliyorsun
ama kafi gelmez!
gözlerinin içine
gözbebeklerine bakman gerekir
gözünü kırpmadan uzunca bir süre.
GÖREBİLİYOR MUSUN?

aeveri 02.11.2009