17 Aralık 2010 Cuma

ifadedir sevgi...

önce birşeyler duymak ardından, duyduklarından birşeylerin göğnüne düşmesi ve göğnüne düşen her ne ise onu bir an önce bilmek, yaşamak, görmek ve hatta ilk ağız olan ağzından yeniden yeniden duymak isteği.

Böylesine güzeldi duyduklarım, böylesine kendine ait bir zaman dilimi... Şu anda oturduğum yerden bildiğim ama tam olarak kestiremediğim evet çok da net kestirmek istemediğim bir zaman dilimi.

Bir adamdan, bir adamı (üstelik benim için çok önemli bir sıfat olan AMCA sıfatı olan bir adamı)duyduğumda hoşuma gitti duyduklarım...   

Ben ki Suna Tanaltay'la, ben ki Leo Buscaglia ile kuşatılmış çocukluğumdan geçen birilerini arıyordum sanırım; yüreği saf sevgiden geçen ve geçtikçe inancını kaybetmeden yürüyen birini...
Genel olarak ben de dahil, kuşatıldıkça ve kaybettikçe inancımı, içinde beni kasıp kavuran sevgiden şüphelendiğim yenik zamanların kız çocuğu ve kadını olmuştuk elele yürüyen.

Ama birgün,
Bir adamı duydum...
sesinde hiç duymadığım notalardan bir sevgi senfonisi
Ama birgün,
Bir adamı dinledim...
asla yılmadan ve yıpratmadan yaşadığı sevgi dünyasının bahçelerinde derdi sadece çoğalmak, çoğalmak, yaşatmak ve inanmak olan.

Ama birgün,
içimden sustuğumda, ya da ufak tefek telefon konuşmalarımızda 
hayatta inandıkların için hiç susma ve seviyorsan eğer -ki neyi sevdiğin önemli değil- hiç bırakma dedi. Satır aralarında da dedi, ben duydum!

Çünkü;
kendisi
hiç bırakmamış,
hiç aksini düşünmemiş,
hiç yılmamış,
hiç vazgeçmemiş,
hiç umudunu yitirmemiş,
hiç yalnız kalmamış
hiç kör kuyularda hissetmemiş,
hiç savaşmamış,
hiç kaybetmemiş,
hiç olduğu yerde ve durumda olmak istememiş gibiydi.

Ben o adama inandım, yolumun yarısından biraz daha fazlasını katettiğimi düşündüğüm gün inandım hem de.

Çünkü;
ben
çok bildiğimi sandığım herşeyin en kutsalında,
yukarıdan aşağıdakiler için görevlendirilmiş olduğunu bildiğim o adam sayesinde,
yeniden ve yeniden sevginin, tam da dünya üzerinde kaybedildiğini ve kaybettiğimi düşündüğüm noktada durduğunu
ve bana gülümseyen gözlerle bakıp* -aynı sizin gibi-

"sen zaten benden hiç gitmemiştin ki hep yanı başımdaydın" dediği gün
ben,
o
aklı bir,
yüreği bir,
sevgisi bir adama,
amcama inandım...

Sizi tanıyıp, görenlerin, bilenlerin, anlayan ve yaşayabilenlerin de sizin üzerinizden gönüllerine sağlık. Dünyaya sağlık, sevgiye ve emeğe sağlık!

Sevgiyle,
aslita

*aslı'nın hiç görmediği ama görmesine gerek olmadan yaşadığı ve hissettiğidir.

M. Besim Doğmuşöz'e tarafımdan ithaf olunmuştur.

aslıeveri 17 Aralık 2010 22:49


Hiç yorum yok: